-
1 jouer
Iv t1 se divertir oynamak2 sport spor yapmak3 rol oynamak4 tehlikeye atmak5 mus çalgı çalmakIIv i1 se divertir oynamak◊Elle passe ses journées à jouer. — Kız günlerini oynamakla geçiriyor.
2 interpréter rol oynamak◊Il joue dans ce film. — Bu filmde rol oynuyor.
3 être mal assemblé oynamak◊La porte en bois joue. — Tahta kapı yerinden oynuyor.
-
2 discard
n. boş kart, ıskarta, artık, atılmış şey, çöp; kâğıt atma————————v. ıskartaya çıkarmak, ayırmak, bir köşeye atmak, ıskartaya ayırmak, kurtulmak, terketmek, kâğıt atmak, boş kâğıt oynamak* * *1. at 2. at (v.) 3. atma (n.)* * *(to throw away as useless: They discarded the empty bottles.) atmak, ıskartaya çıkarmak -
3 Karte
Karte <-n> ['kartə] f1) (Visiten\Karte, Kredit\Karte) kart;die gelbe/rote \Karte sport sarı/kırmızı kart2) (Ansichts\Karte) kart;eine \Karte schreiben bir kart yazmak3) (Speise\Karte) menü4) (Land\Karte) harita;politische \Karte siyasi harita5) (Fahr\Karte) bilet, yolcu bileti; (Eintritts\Karte) bilet6) (Spiel\Karte) kâğıt;jdm die \Karten legen birinin kâğıt falına bakmak;\Karten spielen kâğıt oynamak7) inform kart -
4 carte
n f1 géographique harita [ha'ɾita]2 carte(postale) kartpostal3 carte d'identité kimlik kartı4 de papier, de carton kâğıt parçası5 d'un restaurant menü [me'ny]6 carte d'étudiant öğrenci kimliği7 carte de visite kartvizit -
5 renounce
v. vazgeçmek, bırakmak, feragat etmek, reddetmek, tanımamak, başka renk kâğıt oynamak* * *vazgeç* * *1) (to give up (a title, claim, intention etc) especially formally or publicly: He renounced his claim to the throne.) vazgeçmek2) (to say especially formally or publicly that one will no longer have anything to do with (something): I have renounced alcohol.) bırakmak• -
6 bedienen
bedienen*I vi, vt1) hizmet etmek, servis yapmak;hier wird man gut bedient burada servis iyi;ich bin bedient! ( fam) pes artık!2) ( beim Kartenspiel) aynı renk kâğıt oynamakII vrsich \bedienen1) ( beim Essen) (seçip) almak;bitte \bedienen Sie sich! lütfen, buyurun alın!2) ( benutzen) kullanmak;sich einer Sache \bedienen bir şeyi kullanmak -
7 карта
См. также в других словарях:
kâğıt oynamak — iskambil kâğıtlarını kullanarak çeşitli oyunlar oynamak Birkaç soba etrafında çay içiyorlar, tavla ve kâğıt oynuyorlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâğıt — is., dı, Far. kāġaẕ 1) Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak Yazı kâğıdı. Duvar kâğıdı. Sigara kâğıdı. 2) sf. Bu yapraktan yapılmış Gece hafif… … Çağatay Osmanlı Sözlük
parti çevirmek — kâğıt oyunları, tavla vb.nde bir parti oynamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
elini belli etmek (veya göstermek) — kâğıt, okey vb. oyunlarda elindeki kâğıdı veya taşı, oynayanlara belli edecek biçimde sözle, işaretle açıklayıp oynamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikili — sf. 1) İki parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden iki tane bulunan İkili priz. İkili abajur. 2) İskambil, domino vb. oyunlarda iki işareti bulunan (kâğıt veya pul) 3) İki taraf arasında yapılmış İkili anlaşma. 4) is., müz. İki çalgı veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koz — is., bit. b., Far. gavz, goz 1) Ceviz 2) İskambil oyunlarında diğer kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve işaretteki kâğıt 3) mec. Başarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı Başvurduğu bu olağanüstü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük